Satılmış Furuncu

Evet mi, Hayır mı?

Satılmış Furuncu

Bu referandum genel seçim değil. Hükümet değişmeyecek, parlamento yerinde kalacak, idareci erbabı aynı olacak, lakin bu referandum belki de Cumhuriyet tarihimizin en önemli halkoylaması olacak.
Bizde bu vesileyle fikriyatımızı ahali ile paylaşalım, fikirlerini alalım, eleştirilerinden feyiz alalım istedik.
Dünya lideri Başkanımıza dek bu ise çok heves eden oldu. İlk dile getiren bu fikriyatla kellemizi yoran cennet mekân Cumhur-u Reis Turgut Özal’dır. Yeni nesil onu pek tanımasa da biz onun vesilesiyle bir ülkenin bir kaç yılda nasıl kabuk değiştirebileceğini gördük. Bizimkiler dizisine mahkumken daha nice filmler döndüğünü öğrendik. Sonrasında Reis-i Cumhur Süleyman Demirel Özal’ın rahle-i tedrisinden geçmişçesine aynı şeyleri söyledi durdu. Tansu Anamız ise hayatının 2/3’ünü ABD'de geçirdiğinden kendini hep başkan zannetti. Onbaşı Mesut Yılmaz'a namus ve şerefin üzerine yemin et demek yerine 'O zaman sağ elini kaldır' bakalım diye ünlemesi kendisini Bill Cosby Show'da zannetmesindendir. Bu hadisede en masum olan Rahmetli Erbakan Hoca’dır. 'Sayın Başbakan başkanlık hakkında ne düşünürsünüz' deyip sual edenlere; İşinize bakın bunlarla kaybedecek vaktimiz yok' dediğini biz kulağımızla duyanlardanız. Erbakan sonrası Onbasi Mesut, müzmin 'demokrat' Cindoruk ve Karaoğlan 'Devletlûmuz ve başlarında 'Baba' olduğu halde transfer mebuslarla hükümet kurdular da Erbakan Hoca dinlenme, Ecevit ve saz arkadaşları da hükümetçilik oynama şansı buldular. Yoksa koca mecliste kelli felli, akil erdemli, yol yordam görmüş, ak saçlı seçilmişler dururken Dünya Bankası Başkanı Kemal Derviş niye gelsindi. Gel zaman git zaman Derviş de dervişliğini unutup başkanlığa heves edince suyu bi güzel kaynayıp buharlaşıp gitti.
Sonrası malum ki dünya durdukça basımızda durası Tayyip Başkan muhtar bile olamaz haldeyken başvekil oldu da felah bulduk. Tabi ki memur emeklisi Necdet Sezer'in tokadını hep ensesinde hissetti ki Cumhurbaşkanlığı makamına gıcık olması bundandır. Öyle ya koskoca meclisin, hükümet erbabının, danışmanlar ordusunun, bürokrat esnafının oy birliği edip hemfikir olduğu fermanlara bi mühür basıp 'siz nasıl istersiz öyle olsun' demek yerine sen tut veto edip geri gönder, mebus ahalisine bi ise iki yevmiye yazdır, her bi fermana da çift dikiş attır. Sonunda A. Necdet Sezer emekli olup inzivaya çekildi de cümlemiz derin bi 'oh' çektik. İste tam burası işin kırılma noktasıdır.
Dünya durdukça başımızda durası 'Başkanımız bu makama asabi iyice bozulduğundan kendilerini değil Kayseri eşrafından Hariciye Naziri Abdullah Bey'i aday gösterdiler ki sonrası tüm ahalinin malumu. Reis'imiz başkaca alternatif olmadığından 'bilamecbur' Cumhurbaşkanı oldular da cennet vatan derin bi nefes aldı. Sonrasında Davutoğlu Hoca da tersine kürek asılıp başına buyruk davranınca hükümlerini verdiler;
Başkanlık isteriz!
Hâlbuki Hanlar Hanı Fatih Sultan Mehmet Han 1454 yılında başkanlığı bi kenara bırakıp vüzerasına Candarlı Halil Paşa’yı reis tayin etmiş. Tüm icraattan da kendilerini mesul kılmışlardı. Sonrasında Köprülü ailesi, Sokullu Pasa çok iyi bi başvekillik becerisi göstermişlerdi. Cumhuriyet döneminde ise yine Mustafa Kemal başkanlık istememiş, İsmet Paşayı Başvekil tayin etmiştir. İsmet Pasa Cumhur-u Reis olunca da Celal Bayar Başvekil. Lakin hiç birinin aklına iki karpuzu bi koltukta taşımak düşmemiştir.
Hulasa söylemek istediğimiz su ki bu bi genel secim değildir. Lakin genel secimden çok daha önemli ve ehemmiyetlidir. 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi tekrar edip düzeltme imkân ve ihtimali yoktur.
Peki, Evet mi, Hayır mı?
İnsanlığa, barışa, kardeşçe yasamaya, hoşgörüye bizden olmayanı da dinlemeye, kucaklamaya ötekileştirmemeye EVET,
Düşmanlığa, toplumda fitne fesat tohumları ekmeye, bizi desteklemiyorsan bizden değilsin anlayışına, kuru softalığa, niyet okuyuculuğuna, su-i zanna, menfaatçiliğe, korkulardan nemalanmaya, HAYIR!!!

 

Yazarın Diğer Yazıları