Satılmış Furuncu

Babalar(a gelme) Günü

Satılmış Furuncu

Takvimdeki 365 günün çoğu hatun kısmına tahsis edildiğinden bu kariyerin durup düşünüp 'Ayıp olmasın, bu gariplerin de bir günü olsun, hem öyle ya da böyle biz bu günden de nasiplenmenin bir yolunu buluruz' deyip ortaya attıkları biz erkek milletini sövüşlemenin bir başka yöntemidir.

Bizim ahali takvim takibi mevzusunda epey bir zayıftır. Ahali dediysek kastımız bey takımıdır. İlla kıyıdan köşeden, dolaylı imali yollardan kafasına sokacaksın ki günün mana ve ehemmiyetini fark edebilsin. Söz temsili kadınlar günü diyelim. Hatun kısmı geceden talim etmeye başlar sabah herife günün ehemmiyetini nasıl hatırlatacağını ve gözünün içine bakarak etrafında peşrev çekmeye başlar 'Sence bugün sıradan bir gün mü?'. Beylerin kellede 40 ayrı tilki, birinin kuyruğu diğerine değmez. Bön bön hatunun yüzüne bakarken bir yandan da tahmin etmeye çalışır ama nafile. En sonunda cevap yine cins-i latif erbabından gelir ki bu aslında 'Akşama sakın elin boş geleyim deme. Ananı ağlatırım, bir hafta da yüzümü göremezsin' mealindedir. Bu yüzünü görememek bizim tayfaya epey bir zor geldiğinden mutlak icabını yapar. Siz bakmayın hediyenin küçüğü büyüğü olmaz dendiğine, aslında hanımların beklediği tek taş pırlanta veya muadili pahalı bir hediyedir. Daha bunun sevgililer günü var, tanışma günü var, ilk el ele tutuşma, göz göze bakışma, evlenme yıl dönümü var, var oğlu var. Şahsen biz bu özel günlerden zerrece hazzetmemişizdir. Hem atalar boşuna mı demiş 'İki gönül bir olduktan sonra samanlık seyran olur' diye! Bizim erkek milleti bu günlerin her birinde kaz gibi yolunduğundan Babalar Günü'ne takatsiz kalır.

Sabahleyin Hatun 'Hayatım Babalar Günün kutlu olsun' dediğinde sırıtarak 'Teşekkür ederim hayatım' dese de içinden 'Yandım anam, yine babalara geldik, ulan bu günü icat edenin ben...' diyecektir. Günü kutlama güzel de şu hediye kısmı olmasa iyiydi ya olmaz illa hediye de olacak. Bir hatun, iki de yavrucak varsa herif yandı demektir. Bu hatun kısmı alışveriş dedi mi, çarşı pazara kendini vurdu mu kendini kaybeder. Allı pullu, yıldıraklı ne bulursa bohçaya doldurur. Nasıl olsa kredi kartı var, hesap ödemesi yok, ay sonu derdi yok, herif ne halt ederse etsin. Hediye hatundan, hesap heriften! Bizim tayfanın korkusu da işte bundandır. Hanim herife hediye alır da kendine almazsa zinhar olmaz! Sıpalar çok daha ayrı dert. Babanın isteği onlar okuyup adam olsun, hanım olsun başka bir şey istemez. Anneleri alır da onlar hediye almazsa çok ayıp olur! Tabi ki harçlıklar, kartlar yine babadan, hediyeler onlardan. Hediye dediğin ucuz olmamalı bizim yeni yetme nesle göre. Cep telefonundan başka bir nesne bilmediğinden o da gider ihtiyaç var mı yok mu sormadan babaya telefon hediye eder! Orta tedrisat yıllarımızda Kastamonu'daydık. Bazen 6 ayda bir, bazen yılda bir izne geldiğimizden bir keresinde gelirken babamıza bir gömlek almıştık da o rahmetli sevinçle birlikte sitemli 'Oğlum' demişti. 'Sen bana hediye almayı boşver de okumana bak. Benim gömleğim eskirse anana yama yaptırır, söküğünü diktirir yine giyerim. Ama sen oralarda parasız kalırsan ne yaparsın?. Ve o gömlek babamıza son hediyemiz olmuştu.

Dememiz o ki biz baba kısmına verilebilecek en güzel hediye aile efradının huzurudur, çocukların başarısı, sağlıklı olmalarıdır. Öyle olduk da gömleğimize yama, pabucumuza tamir yapar giyer, ekmeğin üstüne su içer doyarız. Ve işte o zaman gururla yaşarız.
Ölmüş babalarımızın mekânı cennet olsun!
 

Yazarın Diğer Yazıları