Arif Üçler

Mutlu Bartın herkesin derdi olmalı

Arif Üçler

BİZE BÖYLE PROJELERLE GELİN

Yalçınkaya 8 ayı “para yok, borç çok” diyerek, bir lokanta ve öğrenci bursu ile geçirdi.

MUTLU AİLE, BAŞARILI ÇOCUK!

Bartın özel AKTIP Hastanesi’nin kurucusu ve aynı zamanda kişisel gelişim uzmanı olan Refik Akmaz 19’uncu konferansını 1 Kasım'da verdi.

Refik abinin üç haftada bir düzenli olarak verdiği konferansları uzun zamandır takip ediyorum

Bir tane bürokrat, bir tane siyasetçi, bir tane yerel yönetici, Esen abi (Aliş) hariç bir tane gazeteci görmedim.

Gazeteciler bu etkinlikte haber değeri mi görmüyorlar, yoksa parasal değere göre mi hareket ediyorlar, anlamadım! 

Katılımcılar kendi çalışanlarından ve biraz da halktan merak edip de gelenlerden oluşuyor.

Konferansların amacı “Mutlu aile, başarılı çocuk...” Bunu oluşturmak, bu oluşuma katkıda bulunmak. 

Bütün mesajlar bunun üzerinden veriliyor.

Ne için? 

Mutlu Bartın için.

Hedef bu.

Bakınız suça karışanların çoğu parçalanmış ailelerin çocukları.

Geri kalanı da mutsuz olup birliği zoraki devam eden aileler.

Ben Vali olsam çıkar gelirim.

Milletvekili olsam yine gelirim. 

Emniyet Müdürü ve Jandarma Komutanı olsam haydi haydi gelirim. 

Belediye Başkanı olsam da gelirim.

Belediye meclis üyesi olsam iktidar veya muhalefet temsilcisi olsam zaten gelirim.

Neden gelirim?

Mutlu aile başarılı çocuk demek, suç oranı düşük, refah seviyesi yüksek, sorunu az, huzuru çok bir toplum ve ileri giden bir şehir ve ülke demek ise eğer, ki öyle, bu da öncelikle bu vaatlerle iş başına gelenleri ve bunu sağlamakla yükümlü olan atanan kişileri ilgilendirir de ondan.

Benim anlamadığım bunu neden sadece Refik abi kendine dert ediniyor?

Bunu asıl dert etmesi gerekenler ilin yöneticileri değil mi?

Yahu insan merak etmez mi?

Burada ne oluyor diye gelip bakmaz mı?

Birisi çıkmış hiçbir şey beklemeden ortaya bir şey koyuyor ya, fikir almaya bilgi edinmeye ihtiyacınız olmasa bile, en azından bu çabayı desteklemek gerekmez mi?

Biz ne ara böyle duyarsız olduk, önemli toplumsal konulara bile?

BİZİM NEYİMİZ EKSİK?

Sırası geldiği için hatırlatmakta fayda gördüğüm bu yazıyı önceki başkanlarımızdan Cemal Akın için yazmıştım.

Şimdi Belediye Başkanımız Rıza Yalçınkaya ve ekibi de okusun da belediyeciliğin sadece çöpten, sudan, yoldan, kaldırımdan, parktan bahçeden, konserden, havai fişekten ibaret olmadığı iyice anlaşılmış olsun.

Buyurun birlikte okuyalım; 

“Belediyelerin sadece yol, su, park, çöp, kanalizasyon hizmeti vermediğini gösteren en güzel örneklerden biridir kültür, sanat, spor etkinlikleri.

Bartın Belediyesinin bu alanda maşallahı var.

Bu yıl 25’incisi düzenlenen kitap fuarı daha yeni bitti mesela.

Yapılan pek çok etkinlik, açılan müzeler, kurslar, bastırılan kitaplar kültür ve sanata verilen desteklerin birer göstergesi.

Bu alanda Cemal Akın döneminde adeta zirveye çıkan Bartın Belediyesi son üç dönemde park bahçe rekoru da kırdı.

Öyle ki Cemal Akın’a parklar kralı dersek yanlış bir şey söylememiş oluruz.

Bu kapsamda pek çok atıl alan değerlendirildi.

Bu da bu dönemin notları arasında.

Akın ayrıca sürekli halkla iç içe olan bir başkan profili çizdi.

Peki, bütün bunlar yeterli mi?

Bunun cevabını Bursa Kestel’de bulduk.

BUĞDAY EKİYOR, EKMEK YAPIYOR

Bakın Kestel’de neler olmuş, hep beraber okuyalım;

Bursa'da üç yıldır 400 gram ekmeği 1 liradan satan Kestel Belediyesi, dönem sonuna kadar ekmeğin fiyatından ve gramajından ödün vermemek için 1000 dönüm alana kendi buğdayını ekti.

Artan hammadde fiyatları Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır ve ekibini harekete geçirdi. Kestel Belediyesi yıllık ihtiyaçları olan 800 ton unu elde edebilmek için kendi buğdayını ekme kararı aldı.

1000 dönümlük alanda 25 ton buğday tohumu ekimi, Ağlaşan Mahallesi'nde gerçekleşti. Tanır ve beraberindekiler ilk buğday tohumlarını toprakla buluşturdu.

1,2 milyon liralık maliyetle yaklaşık 6 milyon lira ciro yapmayı hedefleyen Kestel Belediyesi, gelecek yılların un maliyetlerini tamamen ortadan kaldıracak ve elde edilen unun bir kısmını da ilçedeki fırıncılara uygun fiyattan satarak, fırıncıların da ekmek fiyatlarında indirime gitmesini sağlayacak.

Başkan Tanır “Önümüzdeki süreçte bu alanı genişleterek toplamda bin 300 dönümde ekim yapıyor olacağız. Kendi öz kaynaklarımız ve tamamen kendi ekipmanımız, personelimizle bu projeyi gerçekleştiriyoruz" dedi. (Basından, 6 Kasım 2022)

BİZ DE UCUZ EKMEK YESEK

Bursa Kestel’in bizim merkez nüfusumuz kadar nüfusu var.

Okuyunca “helal olsun” dedim başkana.

Daha pek çok belediye var, tarım projesi uygulayan…

Bunlardan biri Tekirdağ.

Belediye Başkanı Kadir Albayrak “Mera İyileştirme ve Yönetimi Projesi, Baklagil Yem Bitkileri Ekiliş Alanlarının Genişletilmesi Projesi, Bağcılığı Geliştirme Projesi ve Arıcılığı Geliştirme ve Polinasyon Projesi gibi örnek projelerle Tekirdağ’ın tarım ve hayvancılık potansiyelini daha yukarıya taşıdık” diyor.

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Hilmi Güler’in gelir getirici projeleri arasında yer alan “Örtü Altı Yetiştiriciliği” üreticilerin yeni gelir kapısı oldu. 7 ilçede 40 adet serada toplam 150 tonluk üretim gerçekleşti.

Gaziantep’te belediye 33 bin 180 çiftçiye yüzde 100 hibeli olarak 4 milyon 46 bin 550 litre (110 milyon lira) mazot desteği verdi.

Bunların hepsi basında çıkan haberler.

Kestel, Tekirdağ, Sakarya, Ordu, Antalya, Eskişehir, Adana, Şanlıurfa, Gaziantep…

Başka örmekler de var.

Ankara, İstanbul, İzmir’i saymıyorum bile.

Demek ki tarım ve hayvancılık belediyeler için yabancı bir alan değil.

Soralım bakalım Cemal başkana, bizim Bartın olarak bu taraklarda neden bezimiz yok?

Bartın Belediyesi neden arpa, buğday, çavdar, yulaf, mısır ekmiyor, ekemiyor?

Neden ekmek üretip halkın ekonomisine destek olmuyor?

İSTERSEK BİZ DE YAPARIZ

Efendim, bu belediyelerle Bartın bir tutulur mu diyebilirsiniz.

Kardeşim, onların 20-30 yaptığı yerde sen de 3-5 yaparsın, ama yaparsın.

Ayrıca nüfusa bakarak konuşursak aynı hesaba çıkar.

İsterseniz işin orasına hiç girmeyelim.

Hem sonra maksat hizmet değil mi?

Ama her alanda hizmet!

Bu hayat pahalılığında Bartın halkı da ucuz ekmek yese fena mı olur?

Pandemi ve savaşlarla ortaya çıkan gıda kıtlığından dolayı tarım ve hayvancılığın çok daha önemli hale geldiği günümüzde belediyelerin de işin bir ucundan tutmalarının önünde hiçbir engel yok.

Baksanıza hangi devirdeyiz?

Sadece parkla, bahçeyle, fuarla, kültürle, sanatla, sporla, suyla, kanalizasyonla, yol ve kaldırımla belediyecilik yaptık, yapıyoruz diyebilmemiz mümkün mü?

Bizim neyimiz eksik Kestel’den ve diğerlerinden?

Bartın Belediyesinin bu alanda olmayışını kabul etmiyoruz ve bunu bu dönemin eksiklerinden biri olarak not ediyoruz.

Sadece Bartın Belediyesinin değil Bartın’daki bütün belediyelerin eksikliğidir bu.

HANİ BİZİM FABRİKALARIMIZ?

 Ayrıca sadece tarım ve hayvancılıkta da değil sanayi de de varlar belediyeler fabrikalarıyla.

“Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesince yapımı tamamlanan 6 fabrikada 4 bin 500 kişinin istihdam edilmesi hedefleniyor” diyordu basında çıkan haberler geçen temmuz ayında.

Pek çok belediyenin halk ekmek fabrikası var.

Yeni 6 fabrikasından söz ettiğimiz Şanlıurfa bunlardan biri.

Organize Sanayi Bölgesinde inşa edilen belediye halk ekmek fabrikası önümüzdeki ay (Ocak 2023) seri üretime başlıyor.

Günde 100 bin ekmek 35 farklı büfede satışa sunulacak. (Basından)

Muğla Milas’ta ilçe belediyesinin Su Şişeleme Fabrikası var mesela.

Hangi birini sayalım.

Var oğlu var.

BİZE BÖYLE PROJELERLE GELİN

Antalya’da prefabrik yapı elemanları fabrikası atıl durumdan kurtarılarak zararı da kapatılarak kâra geçirilmiş.

Biz atıl durumdaki parkları veya pazaryerini ancak değerlendirebiliyoruz.

Bu da bir şeydir ama yetmez.

Günümüzde çıta artık çok yükseklerde.

Bulundukları şehirlerin ve orada yaşayan halkın ekonomilerine de fabrikalar kurarak, tahıl üretimi de yaparak katkı vermek de belediyelerin hizmetleri arasında.

Bartın’ın da böyle projeler uygulamasının zamanı geldi de geçiyor bile.

Önümüzdeki yerel seçimlerde (Mart 2024) belediyelere talip olacak olan adaylar halkın karşısına böyle projelerle çıkarlarsa iyi ederler.

Hem Bartın ve Bartın halkı kazanır, hem de kendileri kazanır!”

ELEŞTİRİ ÇÖZÜMÜN YARDIMCISIDIR

Yazı bu.

Sonu nasıl bağlanmış dikkat buyurun.

Yalçınkaya böyle projelerle oy aldı ama üzülerek ifade edeyim 8 ayı “para yok, borç çok” diyerek, bir lokanta ve öğrenci bursu ile geçirdi.

O nedenle kendisine “madem para yok diyorsun o zaman kitap fuarını bir kaç yıl ertele, ünlü sanatçılar getirip konser masrafı etme, havai fişek de atma” dedik.

Eski başkana o zaman Kitap Fuarını bir kaç yıl ertele, pahalı konserler yapma, havai fişekler atma dememişiz çünkü Cemal başkan parasızlıktan dert yanmıyordu, hatta para sorunu olmadığını söylüyordu.

Ama şunu demişiz; “bu yapılanlar artık belediyecilik değil, devir değişti bakın başkaları neler neler yapıyor”

Yerel yönetimlerde görev alanların “ekonomi hükümetin işi, bizi ilgilendirmez” deme lüksü yoktur.

“Hani nerede halk ekmek?” diye soran vatandaşa “çadır kurmuyoruz, fabrika kuruyoruz, bekle” de diyemezsiniz.

Başkan Yalçınkaya bunları bilir tecrübelidir ama gördüğüm kadarıyla ekibinde böyle bir deneyim yok.

Onlara tavsiyem şudur;

Vatandaşa üst perdeden gelmeyin.

Hele hele vatandaş adına size soru soran, sizi eleştiren gazetecilere sakın ola “dik” gelmeyin.

Gazetecilerle kavga etmeyin, onlara kavga eder gibi cevap vermeyin, darıltmayın, küstürmeyin.

Onlar sizin sesinizi duyuruyor, sadece seçim döneminde değil her zaman ihtiyacınız olacak. 

Gazetecilerin kişileri, kurumları, kuruluşları eleştirme, hatta sert eleştiri yapma hakları var.

Bu hakkı onlara en başta demokrasi veriyor ki bu hakkı yasalar da (yerel mahkemeler, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları da) destekliyor.

Eğer gazetecilere bizi eleştirdi diye tavır takınırsanız onlar da size tavır takınır.

Başkan Yalçınkaya geçmişte bu hataya düştü. 

Bunun acı tecrübesine sahiptir kendisi.

Bartın Gazetesi ile kavga etti. Arşivde duruyor hepsi. 

Eline ne geçti diye sorarsanız “kocaman bir hiç” diyecektir. 

Bu tür kavgalardan kimin zararlı çıktığının tarihte çok örnekleri var.

Eleştiriden ders çıkarmak, demokrat olmak, eksikleri gidermek, hataları düzeltmek, halkın önceliklerine göre hareket etmek, seçimde verilen sözleri bir an önce yerine getirmek evladır, gereklidir, herkesin hayrınadır!...

Yazarın Diğer Yazıları