Ölen her müslüman Allah’a kavuşur.
O nedenle ölüm müslüman için bayramdır.
Ramazan Bayramı'nın birinci günü ruhunu teslim eden babam için ölümün bayram günü gelmesi bu inancın altını 'kırmızı kalem' ile çiziyor sanki.
İnancımıza göre Allah’a kavuşmaktan daha güzel bir şey yok ama 30 Martta son nefesini veren babam aynı zamanda yine bir mart ayında 26 Mart günü bu dünyadan göçen anneme de kavuştu.
Annemi cuma günü, babamı da bayram günü toprağa verdik.
Böyle özel ve kutsal günlerde teslim olmayı "Allah'ın sevgili kullarıymış" demek ki diye yorumlamak da mümkün.
Ki şekerden iki bacağı da diz üstünden kesik bir şekilde hayatının son 13 yılını yatağa bağımlı geçiren annemin günahı vardıysa (kimin yok ki) bu kadar sene eziyet çekerek ziyadesiyle ödememiş midir.
Ya babam?
Hiç içki ve sigara kullanmayıp yaradanın kendisine hediyesi, emaneti vücuduna kötülük yapmayarak, kumar oynamayarak, kimsenin malını, mülkünü, parasını pulunu çalmayarak, hırsızlık namussuzluk yapmayarak, israf etmeden yaşayarak, kimseyle kavga gürültü yapmadan ve dini vecibelerini de kısmen de olsa yerine getirerek güzel bir amel defteri oluşturmuştur diye düşünüyorum.
89 YILLIK BİR ÖMÜR
Tanrı diyor ki "Hayatı ve ölümü ben yarattım. Ömekten korkma. Amelin iyisi ile ölmeye hazırlan. Senin korkun amelsiz, imansız ve Kur’ansız ölmemek olsun"
Amelin sadece öbür dünya için değil bu dünya için de büyük önemi var ki Allah'ın rızasını kazanmaya elverişli olabilelim.
5 Nisan 1936 doğumlu babam Ayhan Üçler 89 yaşında ömrünü tamamladı.
Futbol tabiriyle söylersek ve hayatı da bir oyuna benzetirsek 89'uncu dakikada maçı tamamlayamadan oyundan çıkmış oldu.
Uzatmaları da eklersek bir süre daha hayatın içinde pekala kalabilirdi.
Lakin kısa ömür uzamaz, uzun ömür kısalmaz diye bir sözümüz var bilirsiniz.
Kadere inanıyorsak bir sıranın olduğuna da inanmamız gerekir.
Buraya kadarmış demek ki dememiz gerekiyor o takdirde.
Daha fazlası olabilir miydi dersek kaderin alanına girip ona müdahale etmiş mi oluruz?
Ancak şu da bir gerçek ki sağlıklı yaşlanmak şart daha fazla yaşayabilmek için...
Rahmetli annem hoparlörden cenaze ilanı duyunca "sırası gelen gidiyor" derdi.
Ama bu sıranın yaşla alakası yok.
Kaderin yaptığı bir sıralama bu, genç yaşlı demeden..!
HERKESİN HER İŞİNE KOŞARDI
Hey gidi babam.
Temiz, titiz, tezcanlı bir adamdı.
Hep bir şeylerle meşgul olmaya çalışır, boş durmayı sevmezdi.
Üç kuruş paraya ölüsüne, dirisine herkesin her işine koşardı
İhtiyacı olduğundan değil çalışmayı sevdiğinden böyleydi.
Garanti Bankası'nda 25 yıl tahsildarlık, veznedarlık yapmıştı.
1985'in, Özal döneminin süper emeklisiydi.
İyi sayılabilecek bir emekli maaşı vardı.
Tutumluydu, kendine çok dikkat ederdi.
Bendeki hastalıkların yarısı dahi yoktu babamda.
Beni gömer diye düşünüyordum ki kalp, böbrek, mide, ciğer gibi ana organlarından hiç şikayeti yoktu.
Temeli sağlamdı yani.
Sadece göz ve sindirim sistemi problemi vardı ama bu yaşta o kadarcık da olacaktı artık.
Sanki marifetmiş gibi 25 sene sigara içtim.
Babam hiç içmedi.
Gençliğimde, insanı sarhoş eden o zehri midemden çıkartırken ciğerlerimi adeta ağzıma getiren alkolü de epey içmedim değil.
Babam ağzına sürmedi.
Bilmediğim kağıt oyunu yoktur, babam meyhanenin olduğu gibi kahvehanenin de önünden geçmemiştir.
KEŞKE HER ŞEYİ ANLAYABİLSEK
Babam para harcamasını sevmezdi, ben paraya hiç değer vermedim.
Babam hiç kimsenin bir şeyine, etlisine sütlüsüne karışmazdı, ben işim gereği her şeye karıştım.
Evlatlar neden genelde babayla zıt gider, neden onların yapmadıklarını yapmaya çalışır?
Genlere, onlardan geçen huylara rağmen...
Anlamış değilim.
Bu dünyada anlayamadığımız o kadar çok şey var ki.
Dünya "Bu dünyada yaşadığım için Tanrı'ya teşekkür ediyorum, şükrediyorum" dedirtecek kadar herkese adil ve cömert olsa keşke...
Artık ne söylesek boş!
Hayat işte.
Su gibi akıp gidiyor.
Masal gibi yaşanıyor.
Bir varmış bir yokmuş.
Anneciğim bizi öksüz bırakmıştı.
Şimdi babam da yetim bıraktı
Bir yanımız eksikti, iki yanımız eksik kaldı
Anacığıma da babacığıma da, ebediyete irtihal eden bütün analarımıza ve babalarımıza da Allah rahmet eylesin.
Işıkları bol olsun, nur içinde yatsınlar!