Çocuklara eğitim vermenin yolu
Alev Esmer
Çocuklarla ne yapacağını bilemeyen pekçok öğretmenin günün sonunda kendini yıpranmış hissettiğini, vicdanının rahatsız olduğunu, omuzlarında bir ton yük yüklenmiş gibi yorgun eve döndüğünü biliyorum. Böyle olması pek de şaşılacak bir durum değil. Ruh sağlığı yerinde olanlar herkes hisseder.
Dışarıda akademik başarıya körü körüne odaklanmış insanlardan oluşan bir kalabalık varken baskı altında hissettiklerini düşünüyorum. Öğretmene de bu ölçuye göre değer biçiliyor aslında sadece öğrenciler etiketlenmiyor.
Böyle olunca ömür boyu sürecek olan sınavlara hazırlık daha ilk sınıftan başlıyor. Adeta bir savaş! Anne babalar arasında hep aynı muhabbet konusu: kim hangi kursa gitmiş, hangi dersi daha iyi yapmış, en iyi sınav başarısı elde etmek için hangi kurslara gitmeli... uzayip giden, çocukların ne istediğini, aslında neye ihtiyacı olduğunu anlatmaktan milyon kere uzak sorular. Hırs, ego, duygusal körlük!
Hiç insan en yakınının en uzağında olabilir mi? Beter olur...
Bir sınavdan düşük not aldığı annesi ve diğer sınıf arkadaşlarının yanında söylenerek utandirilan çocuk orada yoktur, oradan çoktan gitmiştir aslında.
Peki ya kazanan, yüksek not alan çocuk? Zaten kendini iyi hissediyorken üzerine bir de hediyeler ve ilgiye boğulan çocuk nerededir sanıyorsunuz? Peki ya diğer çocuklar bu ovguden ders alip daha fazla mi çalışacaklar? Evet, çalışabilirler. Ders aldiklari için değil, kendilerini "değersiz, yetersiz ve çaresiz" hissettikleri için bunu yapacaklar. Artık kendilerinden git gide daha da uzaklasacaklari bir yola doğru çıkacaklar.
Çocuklarınız kendilerinden uzaklaşmadan durup düşünün! Ne yapıyorsunuz? Amaciniz ne? Yaptıklarınız amacınıza hizmet ediyor mu?
Çocuklardan sus deyince susmasini, hemen zahmetsizce çiçek olmasını, otoriteye sorgusuz sualsiz boyun eğmesini istersek onları edilgenleştiririz.
Sonra hayattan zevk alamayan, neyi ne için yaptığını bilemeyen, kendi hakkında söz sahibi olamayan, kendine sözü geçmeyen... bireyler yetiştiririz.
Kim bir robot ister? Kimse istemez. O zaman, o kadar da önemsemeyin notları, yıldızları, puanları. Önce çocuklarınızın gözlerinin içine bakın ve gerçekten, içten gülümseyin. Sarılın ve değerli olanın kendisi olduğunu hissettirin.
Şunu iyi bilmeliyiz ki, eğer olumlu bir davranış geliştirmek istiyorsak, olumlu duygular hissettirmeliyiz. Kim olursak olalım, anne, baba, öğretmen. Marifet budur.
Çocukların duygu dünyasına zarar vermeden eğitim vermek, çok daha keyiflidir. Gün geçtikçe serpilen bir çiçekle muhabbet etmeye benzer. Hem sizi hem onu besler.
Çiçekleriniz soluyorsa, ya muhabbetiniz eksik, ya topraginiz uygunsuz ya da su diye verdikleriniz zehir olmuş demektir.