• Haberler
  • İşçiler yaşanan dehşeti anlattı

İşçiler yaşanan dehşeti anlattı

Şehit madencinin eşi kucağında ikizler ile mahkemede konuştu

Amasra'daki maden faciasından yaralı kurtulan işçiler, yaşadıkları dehşeti anlattı

BARTIN'ın Amasra ilçesinde 43 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili 7'si tutuklu 23 kişinin Bartın Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın 3'üncü duruşmasının 2'nci gününde, patlamadan yaralı olarak kurtulan işçiler, yaşadıkları dehşet anlarını anlattı.
Bartın Adliyesi'nin giriş katında oluşturulan duruşma salonu çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Mahkemede, faciadan yaralı kurtulanlar ve hayatını kaybeden maden işçilerinin yakınları ifade verdi. Faciadan yaralı kurtulan bazı maden işçileri yaşadıklarını anlatırken ağladı.

YARALANAN MADENCİ, YAŞADIKLARINI GÖZYAŞLARI İÇİNDE ANLATTI

Duruşmada, ağır yaralı olarak kurtulan ve hastanedeki uzun süren tedavinin ardından taburcu olan Remzi Taşkömür, tanık olarak dinlendi. Taşkömür mahkemede, “Evet ben olay anını net olarak hatırlıyorum. Ben olay sırasında -350 kotunda banttaydım. Olay sırasında yanımda kimse yoktu, beni çavuş banda göndermişti. Bir anda bir patlama meydana geldi. Üzerimdekileri çıkarıp kaçmaya başladım. Ben sonra çamur olan bir alanda çamura yattım. O sırada basınç gelerek ayaklarımı havaya kaldırdı. Basınç beni geçtikten sonra 7 numaralı banttan sonra yeniden geriye geldi. Sonra ilerlemeye başladım. Önümü zor görüyordum. İlk gelen basıncın sonrasında ikinci basınç geldi, görmedim. O beni yaktı. Oradan kendi çabamla kalktım. 7 numaralı bandın orada düştüm. Ora sırada bir arkadaşım yanıma geldi. Bana ‘patlama’ olduğunu söylediler. Hadi dışarıya çıkalım dediler. Ben de ‘Beni kurtarın ben hep yandım’ dedim. Ben ‘alev topu geldi’ dedim. Onlar ‘biz görmedik’ dediler. Üzerime ceket örttüler, kuyu dibinde beni doktorlar karşıladı. Yukarıya çıktığımda temiz havaya çıkınca kendimden geçtim sonrasını çok hatırlamıyorum.” diyerek ağladı.  
‘PATLAMADAN SONRA, ARKADAŞLARIMIN FERYATLARINI DUYDUM’
Mahkemede daha sonra maden faciasından yaralı olarak kurtulan madenci Burak Sümertaş yaşadıklarını anlattı. Sümertaş, “2019 yılında Amasra’da işbaşı yaptım. Olayın olduğu gün hazırlık servisinde tertip aldım. Barutçu geldikten sonra üzerimde bir sıcaklık oldu. O sırada üst tarafımda bir yerde patlama oldu. Arkadaşlarıma yanımdan kaçışmaya başladı. 20-30 metre ileride arkadaşlarımızın ‘Beni bırakmayın’, ‘Korkuyorum’, ‘Yangın var burada’ gibi sözlerini duydum. Sonra ben 1-2 adım attım. Nefesim daralmaya başladı. Hemen maskeme sarıldım, maskemin kapağını açtım, ama maskeyi kullanmasını bilmediğim için kullanamadım. Sonra bir maskede bir boru gördüm, ağzıma götürdüm. Sonra buradan nefes alabileceğini anladım. Sonra oradan yukarıya doğru çıkmaya başladım. Arkadaşlarımızın üzerlerine basarak gittim. Önümü hiç görmüyordum. Kafamdaki lamba ile bile yerde yatan arkadaşlarımız gözükmüyordu. Sonra devam ettim, 9 numaralı banda gelince büyük bir olayın olduğunu anladım. İzzet Ak ve Erol Bulduk’u gördüm. Onlara dokunamadım. - 300 kotunda Rıdvan Acet’i gördüm sonra oradan geçemedim. Çok sıcaktı, geriye gelerek merdivenlerin başında oturdum. Sonra ‘biz de öleceğiz’ diye kelimeişehadet getirdim. Sonra sesler gelmeye başlayınca yeniden -350 kotuna inmeye başladım. Orada kurtarma ekibiyle karşılaştım. Dışarıya çıkıp temiz havayı alınca orda bayıldım. Olaydan sonra ciğerlerimdeki yaralanmalardan nedeniyle 2 gün yoğun bakımda kaldım. Ben sorumlulardan şikayetçiyim” dedi.

‘SON ZAMANLARDA FAZLA ISINMA OLUYORDU’

Yaralı olarak kurtulan İbrahim Çeliktaş da, “Ben -310 kotunda ustaydım, arında delik deler, işçileri yönlendirirdim. Patlamanın -350 kotunda olduğunu bana söylediler. Ben patlamayı duyduktan sonra biz hissettik, oradan kaçarken, dumanla karşılaştık. Sonra maskelerimizi taktık, ama yeterli olmadı. Ben çıktıktan sonra yeniden içeriye girmişim. Onu hatırlıyorum. Olaydan sonra hafıza kaybı yaşadım. Halen bu da devam ediyor. Son zamanlarda arınlarda fazla ısınma oluyordu. Taş tozu uygulaması da yoktu” dedi.

DURUŞMAYA TEKERLEKLİ SANDALYE İLE GELDİ

Maden faciasında yaralı olarak kurtulan ve hastanedeki 4,5 aylık tedavisinin ardından taburcu olan İzzet Ak, mahkemeye tekerlekli sandalye ile geldi. Madenci İzzet Ak duruşmadaki ifadesinde şunları söyledi:

“14 yıldır madende çalışıyordum. Ben nezaretçi oldum. Olay günü -350 kotundaydım. Biz o gün posta başı olarak 17.00’de aşağıya indik. O gün 3 kişi işe gelmemişti. O sırada Erol Bulduk’a yardım ettiğim sırada bir patlama oldu, ondan sonra gözümü hastanede açtım. Patlamayla ilgili hiçbir şeyi hatırlamıyorum. 4,5 ay boyunca hastanede yattım. -250'de taş tozu uygulaması vardı. Ama -300 ve -350'de taş tozu uygulaması yoktu. Eğer uygulansaydı, kayıp çok olmazdı. Şehit olan kardeşim Soner Ak, patlamadan bir süre önce de, bacada 4 vantüp olmasına rağmen benim kardeşim ‘Burayı havalandıramıyoruz’ derdi. Ben daha önce hiç böyle bir şey duymamıştım. Rahmetli kardeşim bazen işten geç çıkardı, ben de sorardım, ‘Abi içeride gaz çok var. Orayı havalandıramıyoruz’ derdi. Ben 14 senelik madenciyim, bir bacanın 4 vantüp ile havalandırıldığını duymadım. Başımızdakilerin ihmali ve rantı nedeniyle 43 arkadaşımızı şehit verdik. Bizim kurumda üretim baskısı vardı. Selçuk Ekmekçi, üretim baskısı yapardı. Ben kendim için ve şehit kardeşim Soner Ak için de sonuna kadar şikayetçiyim.”
İşçiler yaşanan dehşeti anlattı
‘43 MADENCİ GÖZ GÖRE GÖRE GİTTİ'

Maden patlamasında hayatını kaybeden madenci Şaban Yıldırım’ın eşi Sena Sıla Yıldırım ise, “Ben hepsinden şikayetçiyim, Şaban, ikiz çocuk bekleyen bir baba adayıydı. Ama baba olamadı. Şaban son dönemde işten eve yorgun geliyordu. Çok fazla ilaç içiyordu. Kıyafetlerinde koku bile vardı. Çünkü bütün elbiselerini ben yıkıyordum. Personel eksikliği ve havalandırma sorunu hep konuşuluyordu. Patlamadan önce izne çıkacaklarını söylüyordu.

Sena Yıldırım, ikiz bebekleri kucağında mahkeme kürsüsünden seslendi: "Şaban son dönemde işten eve yorgun geliyor benden devamlı hap isteyen, ilaç kutusunda ilaç arayan, ilaç bitince ilaç yazdıran biri haline gelmişti. Yorgunluk, uyku, baş ağrısı yaşıyordu son bir ay.  Kıyafetlerindeki koku bile farklıydı. İşçi grupları vardı WhatsAppta ve Şaban son dönem iş baskısından, adam kayırmadan dolayı gruptan çıkmıştır. Personel eksikliği ve havalandırma sorunu son dönemde çokça konuşuldu. 11 Ekim 2022 günü 4-12 vardiyasından işten çıktığında 'Canım çok sıkkın kaza atlatıyordum' demesinin altında yatan sebeplerin araştırılmasını istiyorum. Denetleme etkin olsaydı, yeterli teknik personel olsaydı, oksijen maskesi tatbikatı gerçekten uygulamalı her işçiye yapılsaydı 43 şehit verir miydik? Sizlere soruyorum. Her şey bu kadar ihmale dayalı iken neden cezaları belli değil? Olay yerinin bile sadece tahminlere dayalı konuşulduğu, incelemenin yetersiz kaldığı açıkça gerçektir. TTK Genel müdürlüğü, enerji bakanlığı, suçu işleyen, ortak olan, susanlardan şikayetçiyim sonuna kadar bu davadayım."

 

YUKARIYA TAŞIDIĞIM YARALI MADENCİLERE, ‘OĞLUM BIRAKMAYIN KENDİNİZİ AZ KALDI’ DİYE TESELLİ ETMEYE ÇALIŞTIM'

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde mahkeme başkanı yaralı madencileri dinlemeye devam etti. Madendeki patlama sırasında işçi taşıyan faytonları kullanan ve yaralı olarak kurtulan madenci Güray Polat, mahkeme başkanın olay sırasında neredeydin ve ne yapıyordun? Sorusuna, "Olay günü normal tertibi aldık, ocağa indik. İşçileri faytonlarla -300 kotuna bıraktık. Faytonların arızası sırasında bir kaza ihbarı aldık, -250 kotundaydım, ondan sonra zaten patlama oldu. Kuyu dibi de kapkaranlık ve toz duman oldu. Daha sonra motora bindik. 1 numaralı bandı oraya geldiğimizde diyafonda, ‘Burda ölüyoruz’ diye sesler duyduk. Daha sonra 4 numaralı bant boyuna gittik. Patlamadan bir müddet sonra telefonlar kesildi. Daha sonra kuyu başına telefon ettim, kimse aşağıya gelmedi. ‘Bu çocuklar yanmış, durum çok vahim’ dedim. Bana ‘ikinci patlama riski var, ocağa kimseyi indiremiyoruz’ dediler. Madem orda bir şey var, bizim orada ne işimiz var. Bazı yaralıları motorun üzerinde taşırken, ‘Oğlum kendini bırakma az kaldı’ diyerek teselli etmeye başladım. Bir tane sedye geldi. Ondan sonra 22.30’a kadar sürekli yaralı taşıdım. O çocukların her birini aldığımda oluk oluk kanlar üzerime aktı. Ben hepsinden şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum” diyerek gözyaşlarına boğuldu. 

‘SELÇUK EKMEKÇİ, TAHLİSİYE EKİBİ ZONGULDAK’TAN GELECEK’ DEDİ’

Maden faciasında hayatını kaybeden madenci Murat Ergin’in kardeşi madenci Serhat Ergin, “Ben olay günü vardiyada bir sıkıntı var diye ivedikle kuyu başına gittim. Ocaktan 3-4 arkadaşım çıktı. Daha sonra ocağa girdik, -300 kotuna indiğimizde tumba başında birkaç arkadaşımıza orada ilk yardım yapmaya çalıştık. Daha sonra -350’den -320’ye çıkarken 3 arkadaşımızı gazdan zehirlenmiş şekilde buldum. Benim de kardeşimin vefat ettiğini duyduktan sonra 23.00 gibi dışarıya çıktım. Normalde madende oluşabilecek bir kazaya karşı bir tahlisiye ekibi vardı, o akşam Selçuk Ekmekçi’ye ben soruyorum, ‘bizim tahlisiye ekibimiz vardı. Nerde dedim’ oda bana ‘Zonguldak’tan gelecek’ dedi. Normalde madende oluşabilecek bir kaza durumunda hemen oraya müdahale edebilecek bir tahlisiye ekibinin olması gerekir, o anda olmadığını gördük. Tahlisiye ekibi olup erken davranabilseydik, daha çok arkadaşımızı kurtarabilirdik, diye düşünüyorum” dedi.

SAVCI, TAHLİYE İSTEMEDİ

Savcı, duruşma mütalaasını açıklayarak, tutuklu sanıkların mevcut halinin devamına karar verdi. Müşteki avukatları sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti. Sanıklar ve sanık avukatları da müvekkillerinin beratını talep etti.İşçiler yaşanan dehşeti anlattı

7 SANIĞIN TUTUKLULUK, 16 SANIĞIN DA ADLİ KONTROL HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ

Bartın Ağır Ceza Mahkemesi 3’ncü duruşmasının 2'nci gününde 43 şehit madenci yakını ile madende yaralanan ve taburcu olan 9 kişinin görüşleri ve davaya müdahillik talepleri dinlendi. Mahkeme heyeti, 7 tutuklu sanığın tutukluluk halleri ve 16 tutuksuz sanığın adli kontrol şartlarının devamına, Türkiye Taşkömürü Kurumu'na bağlı Amasra Müessese Müdürlüğü'nde yapılması gereken keşif için TTK’dan gaz değerlerinin normale dönüp dönmediğini beklenmeyeceği, bilirkişi heyeti oluşturup maden ocağında keşif çalışmalarına başlanmasına karar verildi. Duruşma tanıkların dinlenmesi için 16 Ekim Pazartesi saat 10.00'a ertelendi. (DHA)

İşçiler yaşanan dehşeti anlattı

Bakmadan Geçme