Bunun adı mucize!

Papağanları ile Amasra'ya tatile gelen bir aile, yaşadıkları mucizevî hikâyeyi Bartın Olay ile paylaştılar.

Amasra’ya tatile gelen bir aile, yanlarında getirdikleri papağanlarının kafesten uçup gitmesi ile büyük şok yaşarken mucizevî bulunma hikâyesi ile mutluluk gözyaşı döktüler.

Amasra’ya tatile gelen bir aile, çarşıda gezerken yanlarında getirdikleri papağanlarının talihsiz bir şekilde kafesten uçup gitmesi sonucunda büyük üzüntü yaşadı.  

Amasra’ya tatile gelen Dr. Yasin Dede ve Ailesi, kızlarının çok sevdiği papağanları Çakıl ile birlikte çarşıda gezerken talihsiz bir olay yaşadı. Çakıl kafesin kapısını açarak uçup gitti. Ardından yaşadıkları serüveni ve papağanları Çakıl’ın bulunma hikâyesini Bartın Olay’a anlatan Dr. Yasin Dede, duyarlılıkları için Amasra halkına teşekkür etti.

Dr. Yasin Dede bir mucize olarak nitelendirdiği Çakıl’ın kaçma ve bulunma hikâyesini şöyle anlattı;

“08.08.2015 Cumartesi günü Amasra’ya hafta sonluğuna eşim ve kızlarımla birlikte gelmiştim. Geceyi Amasra’da bir otelde geçirdik. Yanımızda da evde kalmasın diye 5 yıldır bizimle yaşayan kızımın çok sevdiği papağanını da getirmiştik.

Ertesi gün çarşıda gezerken saat 11.00 gibi büyük bir talihsizlik sonucu papağan kafesin kapısını açmayı başardı ve uçup gitti. Kızlarımızın çığlıkları, gözyaşları içinde gözden kayboldu.

 Yaklaşık yarım saatlik bir arama sonrasında eşim papağını Belvü Palas Otelin arkasında bulunan ceviz ağacının tepesinde gördü. Serhat bey adında ki çok duyarlı Amasralı bir vatandaş koşup zabıtaya ve itfaiyeye haber verdi. Ağaç çok büyük ve yüksek olduğundan İtfaiyenin ağaca yanaşması veya merdiven uzatması mümkün değildi. İtfaiye erlerinden biri bir çırpıda ağaca tırmandı ve olabildiğince papağana yanaşmaya çalıştı. Bu arada kızlarım sürekli papağanla konuşuyor ve papağanda onlara bakıp hep bir şeyler söylüyordu. Eğer itfaiye eri dalı sallarsa papağan belki kızımın olduğu tarafa uçar diye umut ediyorduk. Ancak öyle olmadı ve papağanımız önce kaleye doğru uçtu, sonra da tekrar geri gelerek karşı sahile doğru sürekli yükselerek uçtu ve kızlarımın gözyaşları ve bağrışları içinde bir kez daha gözden kaydoldu…

Son bir çare belki bir gören olmuştur veya gören olur diye Amasra Belediyesi’ne kadar gelip anons ettirebilir miyim diye sordum. Sağ olsunlar duyarlılık gösterdiler ve anons yapıldı. Bu arada esnaftan da aramalara katılanlar oldu.

Bir müddet sonra gidip bir çay bahçesinde 1,5 saat kadar oturduk. Hiç kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Artık umutlar iyice tükenmişti, yapacak bir şey olmadığına kanaat getirdik ve Amasra’dan ayrılmaya karar verdik.

UMUTLAR TÜKENDİ DERKEN..

Henüz Amasra’dan çıkmıştık ki kızlarımdan biri hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ne yer ki o şimdi? Kendi başına su içmeyi bile bilemez…

Kendilerini teselli edecek söz bulmakta güçlük çekiyordum.

Bartın'ı henüz geçmiştim ki, belediyeden Tolga bey adında biri aradı. Kırmızı kuyruklu bir papağanın Bakacak Mevkiinde bir mesire alanında (Amasra’ya yaklaşık 6 km.) bir ağaçta görüldüğüne dair bir telefon gelmiş.

Kesinlikle dönecektim ama; “Ya bu bizim papağan değilse, Ya biz oraya gidene kadar giderse, Ya bizim papağansa ve yine ağaçtan indirmeyi başaramazsak”

Karmaşık düşünceler içinde Nevzat Dönmez beyin işlettiği özel mesire alanına vardık. Bizleri papağanın olduğu yere götürdüler. Papağan konuştuğunu gören çocukların başına üşüşmesinden dolayı daha yüksek dallara çıkmış. Hatta şunu söyleyebilirim ki çıkabileceği en yüksek çam ağacına çıkmıştı. Sanıyorum çam ağacın yüksekliği 50 metre kadar vardı.

Nevzat Bey anonsu Amasra’dan çıkmadan önce öğle uykusundan kalktıktan hemen sonra duymuş, mesire alanına varınca da papağan mevzu olunca, bu o papağan olmasın deyip hemen belediyeyi aramış.

Ağaçtaki papağanın bizim papağan olup olmadığını anlamak için kızım kendisine “Kuşuuummm” diye seslenir seslenmez, hemen “Aşşkıım” diye yanıt verdi. Artık tüm çabamız bir daha papağanımızı kaybetmemek üzerineydi. Karpuz dilimi ile ikna etmeye çalıştık, kırıp attığımız fıstık sesleri ile ikna etmeye çalıştık. Belki susamıştır diye litre litre sular döktük. Orada bulunan meraklı kalabalığı uzaklaştırdıktan sonra papağanımız yaklaşık 2,5 saat sonra dal dal aşağıya inmeye başladı. Son hamlede neredeyse tekrar gitti sanırken bir daire çizip gelip kızımın omzuna kondu. Sevinç gözyaşları sel oldu…

Eğer papağan gitseydi kızlarımı yaşadığı bu travmadan çıkarmak sanırım bir hayli zamanımı alırdı. Belediye anons yapmakla, Nevzat Bey duyarlı bir vatandaşlık örneği göstermekle, Tolga Bey’de bizi aramakla, attığımız her adımda hep yanımızda olan Amasra halkından Sayın Serhat Kıran bey bizlere çok şey bahşetti. Onu bu kadar çok sevdiğimizi ve bağlandığımızı kaybettiğimizde anladık.

Papağanımız Çakıl’a kavuştuğumuza çok mutlu olduk.

Amasra halkına göstermiş oldukları bu duyarlılık için çok teşekkür ediyoruz.” Dr. Yasin Dede ve Ailesi (Yasin, Perihan, İpek ve Petek)

Bakmadan Geçme